bugün
yenile
    1. 12
      +
      -entiri.verilen_downvote
      platon'un sokrates'in ölümünden sonra yazdığı kitap. sokrates, toplumun ahlak değerlerine zarar verdiği gerekçesiyle hakim karşısına çıkarılmıştır. kitap, sokrates'in savunması,ceza karşısında sunduğu teklif, mahkeme karşısında yaptığı son konuşma olmak üzere üç bölüme ayrılır. sokrates'in savunmasında görülür ki iddianın aksine sağlam dini ve ahlaksal inançları vardır. kitapta aydınlanma adına muazzam bir savunma örneği görebiliriz, ayrıca kitap hukuk açısından da önemlidir dönemin hukuku hakkında bize bir izlenim sunar.
    2. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
    3. -4
      +
      -entiri.verilen_downvote
      platon gibi bir hıyar tarafından kaleme alındığı için pek güvenemediğim savunmadır.
      0ne diye hıyar dedin ki şimdi? - finito 08.05.2016 12:21:47 |#2628537
      1atletik vücudunu kıskanıyorum - euphrates 08.05.2016 12:54:35 |#2628456
    4. -2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      alışılagelmiş 4-4-2 tabusu yıkılarak 5-3-2 nin mantığı, neden uygulanması gerektiği kaleme alınmış
      15-3-2 adam değildiiiir!!! yaşasın 4-3-3!!! - rakunettin 08.05.2016 12:52:51 |#3302153
      15-3-2 oyun içinde beklerin kalitesine göre 3-5-2 izlenimi de verebilir bu yüzden 4-3-3 ten daha yararlıdır der sokrates - belediyebaskani 08.05.2016 12:55:37 |#3792381
      0bi baldıran zehiri içsin sokrates, hararetini alır. - rakunettin 08.05.2016 13:14:05 |#3299292
    5. 10
      +
      -entiri.verilen_downvote
      devlet'in (de republica) babası sokrates, anası da platon olarak öngörülür. zaten sokrates’in savunması ve platon'un devlet'i ile birleştirildiğinde hemen hemen herkes bu kanıya ulaşır. keza devlet'in de yazılmasına yol açan sebep de zaten sokrates'in ölümüdür. şimdi olay şu; üç atinalı, sokrates'in aleyhine, onu topluma karşı tehdit olmakla suçlayan bir kamu davası açarlar. suçlama iki bölümden oluşur: - onun sapkın bir mezhebe sahip olduğu iddiası. - gençlerin kafasını karıştırarak, onları yanlış yöne sürüklediği iddiası. lakin bu iddiaların temelinde, siyasi ve dini nedenler yatmaktadır. mesela; daha önceden sokrates'in çevresinde yer alan aristokratların, ülkede kötü anılarla tanınıyor olması, bu olayın başlıca etkenlerinden biridir. ayrıca, kendisini ölüme mahkum edenleri tartışırken, tartıştığının aslında o zamanın atina devlet'i olduğu da bir gerçek. sokrates, devlet'in başına akıllıların gelmesini istiyordu. nerede olursa olsun, yalnız akla uygun olanı arıyordu. ne var ki içinde yaşadığı atina demokrasisinin akla uymayan tarafları çoktu. bizimki de aklının dikine gittikçe, durmadan düşman kazandı. sokrates'ten önce bir sürü büyük filozof vardı. ama bunların çoğu doğa filozoflarıydı. yani sadece nesnelerin doğal yapısını ve yasalarını araştırırlar. sokrates'e göre bunlar hoş ve güzel ama filozoflar için bütün bu ağaçlardan taşlardan hatta yıldızlardan çok daha değerli bir konu var. o da; akıl aslında o kuşağın genç atinalıları için sokrates'in öne sürdüğü sorular içinde bulunduğu mahkemenin de gizli gerekçeleriydi; "erdem nedir?" ve "ideal devlet biçimi hangisidir?" soruları iktidarı zedelemeye fazlasıyla yeterdi. daha fazla soru sormaması gerekiyordu ve bu yüzden de yargılandı. sokrates'in konuşmalarındaki asıl amaç; herkesi inandığı ve bildiği şeyden şüphe ettirmekti. (bkz: septisizm) bu amaç uğruna söylediği bazı sözleri; - "bildiğim tek şey hiçbir şey bilmediğimdir." - "zihin dönüp kendini incelemeye başlamadan gerçek felsefe yapılamaz." - "gnothi seauton" (kendini tanı/bil) - "sorgulanmayan yaşam, yaşam değildir." - "kendini bulmak istiyorsan, kendin için düşün." mahkeme sonucunda sokrates, başkaldırmaya katıldığı, başkalarını başkaldırmaya zorladığı ve teşvik ettiği için ölüme mahkum edildi. aslında yaptığı tek şey; serbest düşünmesi ve eski düzenin temelini sarsmasıydı. sokrates'in savunması'nı üç ayrı konuşmaya bölebiliriz; - sokrates'in kendini savunması - ceza önerisi - mahkemeye son hitabı sokrates'in kendini savunması: sokrates, konuşmasına atinalılar huzurunda, mahkeme heyetinin önünde başlar. atinalılara onu suçlayanların ne denli kötü ve çirkin bir yakıştırma yaptıklarını, hatta kendisini suçlayanların sözlerini dinlerken kim olduğunu az daha unutacağını ifade eder. kullanacağı sözlerin diğer gençler gibi süslü püslü dolambaçlı olmayıp, her zaman kullandığı sokak tarzı konuşmasıyla olacağını ifade ederek, kendisini yargılamadan önce sonuna kadar dinlemelerini ister. bu da sokrates'in kullandığı kelimeleri çarpıtmadan, doğrudan karşı tarafa aktardığının kanıtıdır. sokrates kendisine yöneltilen iki suçlamadan bahseder; kendisi hakkında "bilge" olduğu masalını çıkaranlardan en çok korktuğunu ve anytos ile arkadaşlarından daha çok korktuğunu söyler. çünkü bunlar, sokrates hakkındaki suçlamaları yayanlardır. sokrates, meletos'un bu davayı kendisine neden açtığı aklını kurcalayan hususlardan biridir. ancak sokrates'in aklını asıl kurcalayan meletos'un neden bu davayı açtığı değil, meletos'a bu davayı açmak için yüreklendiren suçlamanın ne olduğudur. duyduğu suçlamalar karşısında atinalılara seslenerek: - "atinalılar, gerçekte benim bunlar üzerinde en küçük bir fikrim yoktur. burada bulunanların çoğu bunun doğruluğuna tanıktır." der ve doğruluğunu da meletos'un kendisine açtığı davadan kurtulamama pahasına kanıtlamaya çalışır. bilginin bir başkası tarafından elde edilemeyeceğini, kişinin kendi bulunduğu ortamdan, çevreden edinebileceğini savunur. yani bir nevi "bilginim" diye geçinip insanların paralarını sömüren, sözde bilginleri yerer. buradan da sokrates'in eleştirel (septik) yönüne tanıklık etmiş oluyoruz. ayrıca sokrates hiçbir zaman kimseye kendini bilgin unvanıyla tanıtmamış ve para talebinde bulunmamıştır. sokrates'in arkadaşı olan khairephon, delphio tanrısına giderek sokrates'ten daha bilgin kimse olup olmadığını sorar. phytolu tanrı sözcüsü de sokrates'ten daha bilge biri olmadığını söyler. bunun üzerine sokrates kendisinden daha bilgili birilerinin olduğunu tanrıya kanıtlamak için daha bilgili olduğunu düşündüğü devlet adamlarına gider. fakat sokrates'in umduğu gibi olmaz. bunun nedeni ise bilgisiyle ün salmış kimselerin, bir çok kimseye ve kendisine bilgin gibi göründüğünü, ama hiçbir bilgilerinin de olmadığını savunur. sokrates'in devlet adamlarında vardığı sonuç; hiçbir şey bilmedikleri halde bildiğini savunmuş olmalarıdır. sokrates ise bilmediğini ve bildiğini de savunmadığını belirtir. bu sözü de en güzel örneğidir; "bildiğim bir şey varsa o da hiçbir şey bilmediğimdir." ancak sokrates tanrıya kendisinden daha bilgin bir kişinin olduğunu kanıtlamakta kararlıdır. bu nedenlere farklı kişilere gitmeye karar verir. ozanlara gider, onlardan da bir şey elde edemez. son olarak ustalara gider, onların kendisinden daha çok şey bildiğini düşünür ve yanılmaz da. ancak ustaların bildikleri ve bilgileri kendi alanlarına kadardır. ustalar ise her şeyi bildiklerini iddia ederler. sokrates yine yanılır ve yaptığı araştırmalar yüzünden sözde bilginlerin bilgisizliğini ortaya çıkardığı için bir çok düşman kazanır. sokrates asıl bilenin belki de yalnızca tanrı olduğunu, insan bilgisinin büyük bir şey olmadığını ve belki de hiçbir şey olmadığını göstermek ister. gençlerin, sokrates'in bilgilerinden etkilenmeleri ve sokrates gibi bilgin gördükleri kişileri, kendisine sordukları sorularla sıkıştırıp zor duruma düşürmeleri, sokrates'in daha da çok düşmanının olmasına neden olur ve meletos, anytos ve lykon'a kendisine saldırma cesareti veren, düşman kesilip hakkında yapılan karalamalar olduğunu söyler. meletos şairlerin, anytos ustalar ve politikacıların, lykon da konuşmacıların düşmanlıklarına tercüman olur. sokrates kendini savunmasına ara vererek meletos'la bir diyaloğa girer ve o günkü atina'lı gençler için: + "onları eğitenler kim? gençleri daha iyi kılan kimdir?" -"yasalar" meletos, gençleri eğitenin yasalar, yani mahkemede bulunan yargıçlar olduğunu ifade eder. + "demek gençleri daha iyi kılanlar bir çok kişiymiş. o halde söyle bakalım, burada bizi dinleyenler gençliği eğitiyorlar mı?" meletos bu soruya cevaben onların ve herkesin eğittiğini söyler, bir tek sokrates dışında. sokrates devam ederek: +"gençleri yalnız bir kişinin yanlış yola sürüklediği, ondan başka herkesin daha iyi kıldığı doğru olsaydı, bu onlar için gerçekten eşsiz bir mutluluk olurdu." diye cevap verir. sokrates'in son söylediği bu söz aslında meletos'a bir cevap değil yargılanmakta olduğu mahkeme heyetine, adaletine, öğretilerine ve haksızlıklarına bir gönderide bulunur. meletos, sokrates'in tanrıya, hatta tanrı tasviri olan hiçbir şeye inanmadığını ifade eder. sokrates'te daimonluk'la cevap verir. tanrıya olan ortaklığın bir "inanış" olduğunu belirtir ve meletos'un son derece kendinden emin suçlamasına iyi bir cevap olur. kurtulabilme ihtimalinin olmasına rağmen baldıran zehri içmesi bir delilik ya da kaçış değildir sokrates için. bu sözleri de ölümünün en güzel örneğidir; "burada şu eğri gemilerin yanında, dünyaya gereksiz bir yük olarak maskara durmaktansa, düşmanımdan öcümü alayım, arkasından da öleyim." anytos, sokrates'in çocukların ve gençlerin aklını karıştırdığı için ve verdiği bilgilerden ötürü de serbest bırakılmamasını ve ölüm cezasına çarptırılmasını ister. ancak sokrates, genç, yaşlı, herkesi, vücuduna, parasına değil, her şeyden önce ruh'un en yüksek eğitimine önem vermemiz gerektiği üzerinde durur. aslında sokrates, "ruh" sözcüğüyle erdem ve ahlak üzerinde durmamızı belirtir. ruhun en yüksek eğitimine önem vermek, yani bir kişinin ruhu ne kadar erdeme ulaşmışsa bir o kadar ahlaka, ruh saflığına ulaşmış demektir. sokrates, tanrının ya da tanrısal ruhun kendisine göründüğünü ifade eder ve bu hissiyatın devlet adamlarının değil yalnızca yurttaş kalanlarda olacağını belirtir. sokrates'in şöyle bir sözü var; "kendini bil." bu sözü tam da bu noktaya değiniyor aslında. kanımca sokrates, tanrının ya da tanrısal ruhun kendisine göründüğünü ifade ederken bir nevi de insanın kendi benliğini, akıl ve ruhla özümsediğini belirtmiş olur. devlet adamlarının buna ulaşamayacağını ifade etmesinde ise yasa dışı işler, haksızlığı, boyun eğmeyi ve doldurma laflarla alınan bireysel alınamayan kararları olduğundan, kendi ruhlarına erişemeyeceğini söyler. sokrates'in diğer yargılananlar gibi ailesini ve akrabalarını getirip herhangi bir kişinin kendisi için yargıçlardan af dilemesi söz konusu değildir. bu da sokrates'in ölüm korkusunun olmadığının göstergesidir ve bu korku uğruna hiçbir şekilde düşüncelerinden vazgeçmez. ceza önerisi: sokrates'in o mahkemeden kaçmayışının ve orada bulunmasının bir nedeni vardı aslında. bu neden; onu suçlayanlarla kendisi arasındaki farktı. bu da sokrates'in dürüstlüğü ve gerçekçiliğidir. bunun en büyük kanıtı da sokrates'in yaptığı savunmaya kimsenin karşı çıkmayışıdır. sokrates'in öncelikli olarak atinalılar'a kabul ettirmeye çalıştığı; kendi işlerinin peşinde koşmaktan önce, erdemi, bilgeliği aramaları gerektiğini ve buradan yola çıkarak, insanları kendilerini yönetmekte olan o günün atina devletini sorgulamaya, bireysel olarak akılda irdelemeye çalışır. sokrates o kadar akıllı ve mantıklı bir insan ki kendisi için ileri sürülen hiçbir cezaya karşı çıkmaz, yalnızca kendisi için verilecek cezaların ne denli aynı sorunlar yaratacağını, aldığı ceza sürgün dahi olsa yine atina'da yaşadığı suçlamalara tabi tutulacağını belirtir ve bu da sokrates'in savunmasından vazgeçmeyişinin bir örneğidir. ancak kendi benliğinden uzaklaşıp normal düşüncelerini insanlara ifade etmediğinde tanrıya yakarış, bir başkaldırı olacağını, erdemini ve savunduğu düşüncelerinden insanları mahrum ederek iyilikten yoksun bırakacağını ön görmüş ve savunmasına devam eder. erdem ve iyilik arasında bir bütünlüğe rastlıyoruz burada. bu sokrates'in de ruh eğitimine ulaşmada bahsettiği önemli hususlardan biridir. mahkemeye son hitabı: sokrates, ölüm cezasına çarptırılmayı kabullenir ve sözleri de neden kabullendiğinin en güzel örneğidir. ölümüne giderken bile etrafındaki insanlara ders vermeyi, onu takdir eden gençlere ilham kaynağı olmayı sürdürür. savunduğu görüş uğruna duruşundan taviz vermeyip ölüme bile karşı koyacağını herkese gösterir. atinalılara dönerek; "sizin alıştığınız gibi kendimi savunmaktansa, kendi alıştığım gibi konuşarak ölmeyi üstün görürüm." ardından kendisini yargılayan yargıçlara döner; "yalnızca şuna iyice inanın yargıçlarım, asıl sorun, ölümden sakınmak değil, haksızlıktan sakınmaktır; çünkü kötülük ölümden daha hızlı koşar." sokrates, yargıçların, kendisinin ölümünden sonra kendisini savunmaya çalışacak olan engel olduğu kişilerin onları inciteceklerini her gelenin yargıçlara kötü bir hitamda bulunacağını ve o insanların devlete olan güvenlerinin sarsılacağını belirtir. bu da sokrates'in sezgici kehanetidir. ayrıca sokrates, ölümün bir kavuşma olduğunu belirtir. gerçekten de öyle değil midir henüz bilmiyoruz, bunu süreçte idrak ederiz ama onun bu görüşünü benimseyen milyarlarca insan bu dünyadan bulundu. hala da bu görüşe rağbet çok fazla. sokrates iyiliği, kötülüğü kişi iradesinde olan erdemi iyilik/kötülük olarak ahlaki yönden ayırmış ve iradenin toplu bir şekilde yönetilmeyeceğini, istemeden de olsa kendi amacından sapıp kötülüğe ulaşacağını söyler. ayrıca ölümün kötülüğe değil, iyiliğe götürdüğünü, içindeki sesin ona hiçbir zaman engel olmadığını söyleyerek düşüncenin ve iç iradenin kendisini doğru yola götürdüğünü ve yöneticinin o olduğunu ifade eder. ..... velhasıl kelam; önemli olan bu bilincin farkında olarak, içgüdüsel hareket edim ile dıştan gelen hiçbir şeye uymadan bildiğinin doğrultusunda gitmektir. ..... "iyi bir insana, ne yaşamda, ne de öldükten sonra, hiçbir kötülük gelmez. onu ve onun gibileri tanrılar her zaman korur." adaletten, haktan en önemlisi de erdemden (yani kişinin kendini bilmesinden, ruh bilicinin farkında olmasından) daha değerli bir deneyim yoktur. "ayrılık zamanı geldi, yolumuza gidelim; ben ölmeye, siz yaşamaya. hangisi daha iyi? bunu tanrıdan başka kimse bilemez." hangisi daha iyi? ölmek mi, yaşamak mı? yoksa sokrates gibi mi düşünmeliyiz? ayrıca kimliğimizin bilincinde miyiz? açıkçası benim buna (herkes gibi) net bir cevabım yok. vesselam...
    6. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      bilmiyorum ama galatasaray savunmasından güçlüdür
    7. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      'tamam lan özür diledik işte uzatma' geyiği kxjxjxj
    8. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      naptık adam mı öldürdük
    9. 3
      +
      -entiri.verilen_downvote
      --- spoiler --- “eğer bir şeyler beni öldürecekse bu, meletos ya da anytos değil, çoğu insanın bana duyduğu nefret ve kıskançlık duyguları olacaktır. bu duygular çok sayıda masum insanı öldürdü, bundan sonra da öldürmeye devam edecek. benimle birlikte kötülükler sona ermeyecek.” --- spoiler ---
    10. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      "şimdiye kadar birçok iyi insanın ölümüne yol açan, muhtemelen ileride pek çok başka insanı da yok edecek olan haset, iftira ve dedikodu yüzünden öleceğim." (#1565155)
    11. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      i̇ddianameye karşı diyeceklerim mevcuttur, iddianame kelle istemek için hazırlanmıştır. yapılan tahliller yanlıştır, hatalıdır, değerlendirmeler keza isabetsizdir. yalnız biz varlığımızı hiçbir karşılık beklemeden esasen türk halkına armağan etmiş bulunuyoruz ve türk halkı ve devletin bağımsızlığına armağan etmiş bulunmaktayız. bu sebeple ölümden çekinmiyoruz. dur ya... yanlış oldu, bu başkaydı.
    12. 6
      +
      -entiri.verilen_downvote
      orospu çocuğu meletos. delillerle gel.
    13. 3
      +
      -entiri.verilen_downvote
      --- spoiler --- i̇yice bilin ki, bir değil bin kez ölmem gerekse de, doğru bildiğimi yapmaktan vazgeçmeyeceğim. --- spoiler ---
    14. 10
      +
      -entiri.verilen_downvote
      --- spoiler --- yalanım varsa s*ksinler. --- spoiler ---
    15. 5
      +
      -entiri.verilen_downvote
      sokrates'in savunması öyle güçlüdür ki gelecek nesillere ışık tutmuştur. gelişen her şey gibi sokrates'in savunması da gelişmiş, yunanlara taktik anlamında büyük yardımda bulunmuştur. sokrates savunma anlayışını benimseyen yunanistan milli takımı euro 2004'ü kazanmıştır.
    16. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      --- spoiler --- yunan'ı sevdim, seveceğim. ama bunun sonunda ıstıraplar varmış, felaketler varmış, hatta karşılaşılacak türlü kahpelikler doluymuş. hepsi kabul! yunan ırkı sağ olsun! --- spoiler ---
    17. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      0açıkla. - çılgın att 14.04.2018 18:17:25 |#3519216
      0bi saniye - badgeldeniz 14.04.2018 18:19:06 |#3519281
      0hadi hadi bekliyorum. - çılgın att 14.04.2018 18:29:48 |#3519554
      butun yorumlari goster (5)
    18. 6
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Yalan söylüyorsam kanım su gibi aksın
    19. 7
      +
      -entiri.verilen_downvote
      "ey mükemmel insan, gücü ve bilgeliğiyle bütün kentlerin en büyüğü ve en şöhretlisi olan atina'nın yurttaşı olmana rağmen, sağduyuyla, gerçeklerle ve ruhunu daha iyi kılmakla hiç ilgilenmediğin ve uğramadığın halde, daha çok para, şan ve şöhret kazanmak için çabalamaya utanmıyor musun?" ölüme mahkum olduktan sonra, kararı onaylayanlara verdiği şahane cevaptan en çok beğendiğim kısmı da şudur. "insanları öldürerek, sizi doğru yaşamamakla suçlayacak birilerinin ortaya çıkmasını engelleyeceğinizi sanıyorsanız yanılıyorsunuz. denetlenmekten bu şekilde kurtulmak hem olanaksız, hem de kötü bir çözümdür. başkalarının sizi eleştirmesini engellemek yerine, mümkün olduğunca daha iyi biri olmaya çalışmalısınız."
    20. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Ya abi yemin ederim yapmadım kuran çarpsın bak
    21. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Aha dayıya sor
    22. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Artık ayrılık vakti geldi çattı, ben ölmeye, sizler de yaşamlarınızı sürdürmeye gidiyorsunuz. Hangisinin daha iyi olduğunu sadece Tanrı bilebilir.
    23. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      asko ne aldatması ya sen kafanda kurmuşsun ben ne desem inanmayacaksın zaten. bu ilişki için elimden geleni yapıyorum yine de mutlu olmuyorsun beni artık sevmiyor musun? lütfen aramıza üçüncü kişileri sokma ben seni çok seviyorum iyiki hayatımdasın seni kaybetmekten çok korkuyorum